Pelistör ve Infrared (IR) sensör arasındaki fark nedir?
Yanıcı gazların ve buharların algılanmasında pelistör ve Infrared sensörler kullanılır. Her iki teknolojinin de avantajlı ve dezavantajlı olduğu koşullar vardır. Bu nedenle dedektörün kullanılacağı ortam koşulları, ortamda bulunan diğer gazlar, algılama süresi ve çalışılması gereken sıcaklık aralığı gibi çeşitli unsurlara göre uygun olan sensör kullanılmalıdır.
|
Pelistör sensör
Pelistör gaz sensörü, özel katalizör ile kaplanmış bir platin tel bobini içeren algılayıcı minik bir boncuk şeklindedir. Katalizör normal ortamdan daha düşük enerji seviyesinde yanıcı gaz ile tepkimeye girerek platin bobinin ısınmasına ve direncinin değişmesini sağlar. Bu aktif boncuğun yanında katalizör içermeyen bir boncuk daha bulunur. Katalizör olmadığından bu boncuk içinde yer alan bobin direnci değişmeden kalır. Böylece aradaki direnç farkı kullanılarak ortamda gaz olup olmadığı veya hangi seviyede bulunduğu anlaşılabilir. Katalizör kullanıldığı için pelistör sensör aynı zamanda katalitik sensör olarak da bilinir.
Pelistör sensörler, IR sensörlere kıyasla daha kolay bir teknik ile üretilebildiğinden maliyetleri görece daha düşüktür. Ancak katalizör malzemenin ömrü ve maruz kalacağı koşullara göre belirli bir süre sonra değiştirilmeleri gerekebilir.
Pelistör sensörler yanıcı gazlara lineer tepki verirler. Bu tepki gazın cinsine göre değişmekle birlikte genel olarak birden fazla yanıcı gaz bulunan ortamlarda pelistör sensörün lineer ölçüm yapabildiği ve karışımların oluşturacağı tehlikeleri bertaraf etmekte daha avantajlı olduğu görülmüştür.
Öte yandan pelistör sensörler, katalizörün yanıcı gazla tepkimeye girebilmesi için oksijene ihtiyaç duyar ve oksijen seviyesinin düşük olduğu ortamlarda doğru seviyede algılama yapmayabilir. Bu nedenle, oksijen seviyesinin düşük olduğu ortamlarda veya tümüyle kapalı ortamlarda oksijen sensörü ile birlikte kullanılmaları önerilir. Oksijen seviyesinin %12'den az olduğu ortamlarda kullanılmamaları gerekir.
Pelistör sensörlerde kullanılan katalizörler; silikon, kurşun, kükürt ve fosfat içeren bileşiklere maruz kaldığında sensör zehirlenmesi diye de anılan geri dönüşü olmayan hassasiyet kaybına uğrar. Bu tür bileşiklerin sürekli bulunduğu ortamlarda kullanılmaları uygun değildir. Zira bir süre sonra sensör ortamda gaz bulunsa bile algılayamayabilir. Yeni yapılan çalışmalar ile pelistör sensörlerin bu tür bileşiklere direnci artırılmıştır. Sensör seçerken ortamda bulunan diğer gazları bilmek en uygun sensörü seçmenize yardımcı olur.
Pelistör sensörler alt patlama limitine (LEL) kadar ölçüm yapabilir. Gaz seviyesi alt patlama limitini geçtiğinde pelistör sensörler için yüksek seviyeye ulaşılmış demektir. Yüksek gaz konsantrasyonlarına maruz kalan sensörler kalıcı olarak hasar görebilir. Prosense, gaz seviyesi ölçüm aralığını geçtiğinde sensörün zarar görmesini önlemek için pelistör sensör koruma özelliğini dedektörlerinde uygulamıştır. Yine de yüksek gaz konsantrasyonlarına maruz kalan dedektörlerin duyarlılıkları tepki testi veya kalibrasyon ile teyid edilmelidir.
Infrared (IR) sensör
Infrared sensör teknolojisi, belirli bir dalga boyundaki Kızılötesi (IR) ışığın hedef gaz tarafından emilmesi ilkesine dayanmaktadır. Temel olarak, bir sensör içinde hedef gaz tarafından emilecek ve emilemeyecek dalga boyunda kızılötesi ışık demetleri üreten iki üreteç vardır. Her bir ışın eşit yoğunluktadır ve sensörün içinde bir aynaya oradan da bir foto algılayıcıya yansıtılır. Foto algılayıcı tarafında gönderilen referans ve ölçüm ışını arasında ortaya çıkan yoğunluk farkı, mevcut gaz konsantrasyonunu ölçmek için kullanılır.
Infrared sensörün çalışma prensibi oksijen olmayan ortamlarda da doğru ölçüm yapmasını mümkün kılar. Yine Infrared sensörler, pelistör sensörlerin etkilendiği zehirleyici bileşiklerden ektilenmezler. Çoğu infrared sensör kendi kendini kontrol edebilme özelliğine sahiptir ve ışın kaynağında bir sorun olduğunda sensörün bozulduğunu anlamak mümkündür.
Infrared sensörler algılam sırasında pelsitörler de olduğu gibi bir tepkime olmadığından LEL seviyesinden sonra VOL seviyesinde de algılama yapabilirler. Prosense dedektörleri LEL ve VOL arasında otomatik geçiş yaparak tek dedektörle gaz konsantrasyonu ölçüm aralığını aştığında da ölçüm yapmaya devam ederek tesis güvenliğini sağlama konusunda kullanıcıya bir tehlike anında en çok ihtiyaç duyacağı kritik bilgileri sağlar.
Infrared sensörler üretildikleri hedef gaz için lineer ölçüm yapabilirler. Ancak yanıcı gaz karışımlarına karşı algılama seviyeleri lineer değildir. Bu nedenle birden çok yanıcı gaz olan ortamlarda karışımların oluşturacağı tehlikeyi algılamakta zayıf bir çözüm sağlar. Hidrojen gazının kızılötesi bandındaki spektrumu algılama yapmaya uygun olmadığı için Infrared sensörler hidrojen gazını algılayamaz.
Pelistörlerin zehirlenme sorununa benzer olarak, Infrared sensörler de şiddetli mekanik ve termal şoka duyarlıdır. Ani ve yüksek basınç değişikliklerinden etkilenir.
Güvenliği sağlamak için birincil hedef, ortamdaki tehlikeleri en aza indirmek için en iyi algılama teknolojisini seçmektir. Prosense uzmanlığı ve tecrübesi ile sensörler ve algılama teknolojileri arasındaki farkları ve ortamın özelliklerini gözönüne alarak sizin için en uygun çözümü bulmaya yardımcı olacaktır.
Prosense makes life safer