Hidrojenin Sınıflandırılması | 4
Hidrojen, çevresel etkilerine ve üretim yöntemlerine göre sınıflandırılır. Bu sınıflandırmanın temel amacı, enerji sektöründe kullanılan hidrojenin kaynağını ve karbon ayak izini tanımlamak için geliştirilmiştir. Bu sınıflandırma güvenlik, uygulama alanları, araştırma ve geliştirme, uluslararası standartlara uyum ve enerji dönüşümü gibi nedenlerle önem taşır.
Gri hidrojen, üretim açısından doğal gaz gibi fosil yakıtların reformasyonu (özellikle metan buhar reformasyonu) yoluyla üretilir. Uygulanan bu süreçte hidrojen elde edilirken büyük miktarda karbondioksit (CO2) açığa çıkar. Çevresel olarak etkisi karbon emisyonları nedeniyle oldukça zararlıdır. Üretim sırasında atmosfere yüksek miktarlarda sera gazı salınır.
Mavi hidrojen, gri hidrojene benzer olarak fosil yakıtların kullanımıyla üretilir, fakat aralarındaki fark üretim sırasında açığa çıkan karbondioksitin yakalanması ve depolanmasıdır. Karbon Yakalama ve Depolama Teknolojisi (CCS) kullanılır ve karbondioksit emisyonları azalır. Çevresel etkisi bakımından mavi hidrojen, karbon emisyonlarını azaltmaya yardımcı olur, fakat sıfır karbon durumunu sağlamaz. Karbon depolama sistemleriyle hidrojenin çevresel faydası belirlenir.
Yeşil hidrojen, yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanılarak üretilir. Özellikle suyun elektrolizi yoluyla elde edilen hidrojenin bu üretim sürecinde rüzgar, güneş veya hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynakları kullanılır. Bu sebepten, hidrojen üretiminin bu yöntemi uygulanırken karbon salınımı olmaz. Çevresel etkisi bakımından en çevreci hidrojen türüdür. Sıfır karbon emisyonu sağlayarak sürdürülebilir enerji geleceği için en umut vaat eden seçenek olarak kabul edilir.
Kahverengi hidrojen üretimi, kömür gazlaştırılması yoluyla yapılır. Kömür ısıtılarak elde edile hidrojenle birlikte karbondioksit ortaya çıkar. Çevresel açıdan en zararlı hidrojen türlerinden olan kahverengi hidrojen yüksek karbon emisyonu sebebiyle bu niteliği taşır.
Turkuaz hidrojen metanın piroliz işlemiyle ayrıştırılması yoluyla elde edilir. Bu süreçte katı karbon açığa çıkar, dolayısıyla karbondioksit emisyonu ortaya çıkmaz. Çevresel etkisi piroliz işlemi için kullanılan enerji kaynaklarına bağlıdır. Eğer kullanılan enerji kaynağı yenilenebilir bir kaynaksa turkuaz hidrojen çevresel açıdan oldukça temiz bir seçenektir. Ancak katı karbonun yönetimi de büyük önem taşır.
Sarı hidrojen türü yalnızca nükleer enerji kullanılarak üretilen hidrojen türüdür. Genel olarak suyun elektrolizi için nükleer santrallerden elde edilen enerji kullanılır. Nükleer enerji düşük karbonlu niteliği taşıdığından sarı hidrojen de çevresel olarak düşük karbonlu bir çözüm olarak görülür. Ancak nükleer enerji ile ilgili diğer çevresel ve güvenlik emniyeti konusunda bulunan endişe ve şüphelerden dolayı kabul edilebilirliği sorgulanabilir bir yöntemdir.
Beyaz hidrojen doğal olarak yeraltında bulunan ve beşeri müdahale olmadan oluşan hidrojen türüdür. Hidrojenin bu doğal kaynağı henüz ticari olarak kullanılamamaktadır. Bu konuda yapılan araştırmalar ve çalışmalar devam etmektedir. Çevreye zararı bulunmaz ancak yeterli seviyede bilgi düzeyine ulaşılıp emin olunması için çalışmalar devam etmektedir.
Pembe hidrojen de aynı şekilde sarı hidrojen gibi nükleer enerji kaynaklarını kullanarak üretilir. Ancak pembe hidrojen, sarı hidrojenin aksine doğrudan nükleer reaktörlerden elde edilen enerji ile üretilir. Düşük karbon emisyonuna sahip olmasıyla beraber nükleer enerji kaynaklarının kullanımı sebebiyle çevresel riskler bulundurur.
Hidrojenin farklı türlerle sınıflandırılması, enerji geçiş sürecinde hangi kaynakların daha sürdürülebilir ve düşük karbonlu olduğunu anlamak konusunda oldukça önemli bir yere sahiptir. Düşük karbon emisyonları sebebiyle yeşil ve mavi hidrojen, karbon emisyonları azaltma hedefleri doğrultusunda, gelecekte oldukça önemli ve kapsamlı bir rol oynamaktadır.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere!